Somatik belirti bozukluğu, hastalık kaygısı bozukluğu, fonksiyonel nörolojik belirti bozukluğu (konversiyon bozukluğu), diğer tıbbi durumları etkileyen psikolojik faktörler, yapay bozukluk ve diğer tanımlanmış/tanımlanmamış somatik belirti bozukluklarını kapsar.
Bu kelime, bedensel veya fiziksel anlamına gelir. Bu terim, zihinsel veya psikolojik olanın aksine, vücutla ilgili olanı ifade etmek için kullanılır.
Bu gruptaki tüm bozuklukların ortak özelliği, belirgin sıkıntı ve işlevsellikte bozulmayla ilişkili görünür belirtilerin ve/veya hastalık kaygısının ön planda olmasıdır. Bu tür bozukluklara sahip bireylere ruh sağlığı kliniklerinden çok birinci basamak sağlık hizmetlerinde ve diğer tıbbi ortamlarda rastlanır.
Bu gruptaki ana tanı olan somatik belirti bozukluğu, artık belirtilerin “tıbbi olarak açıklanamamasına” değil, hastanın yaşadığı rahatsız edici fiziksel belirtilere ve bu belirtilere karşı geliştirdiği anormal düşünce, duygu ve davranışlara odaklanır. Zaten bu hastaların ayırt edici özelliği genellikle belirtilerin kendisi değil, onları sunma ve yorumlama biçimleridir. Tanı kriterlerine bu duygusal, bilişsel ve davranışsal tepkilerin eklenmesi, klinik tabloyu sadece fiziksel şikayetlere bakmaktan çok daha kapsamlı ve doğru bir şekilde yansıtmaktadır.
Somatik Belirtilerin Diğer Bozukluklarla İlişkisi
Bazı diğer ruhsal bozuklukların (örneğin, majör depresif bozukluk, panik bozukluk) da başlangıçta ağırlıklı olarak somatik belirtilerle kendini gösterebileceğini unutmamak önemlidir. Bu tanılar belirtileri açıklayabilir veya bu bölümdeki belirti ve ilişkili bozukluklardan biriyle birlikte ortaya çıkabilir. Ayrıca, somatik belirti ve ilişkili bozuklukları olan bireyler arasında önemli tıbbi komorbidite (eşlik eden hastalık) de bulunmaktadır.
Somatik belirtiler sıklıkla psikolojik sıkıntı ve psikopatoloji ile ilişkilendirilse de, bazı belirti ve ilişkili bozukluklar kendiliğinden ortaya çıkabilir ve nedenleri belirsiz kalabilir. Anksiyete bozuklukları ve depresif bozukluklar, bu belirti ve ilişkili bozukluklara eşlik edebilir. Somatik bileşen, depresif ve anksiyete bozukluklarına ciddiyet ve karmaşıklık katar, daha yüksek ciddiyet, işlevsel bozulma ve hatta geleneksel tedavilere dirençle sonuçlanır. Nadir durumlarda, meşguliyet derecesi o kadar şiddetli olabilir ki, sanrısal bozukluk tanısı düşünülebilir.
Katkıda Bulunan Faktörler
Bu belirti ve ilişkili bozukluklara bir dizi faktör katkıda bulunabilir. Bunlar arasında genetik ve biyolojik yatkınlık (örneğin, ağrıya karşı artan duyarlılık), erken travmatik deneyimler (örneğin, şiddet, istismar, yoksunluk), tıbbi iyatrojenez (örneğin, hasta rolünün pekiştirilmesi, aşırı sevk ve tanı testleri) ve öğrenme (örneğin, sıkıntının somatik olmayan ifadelerinin pekiştirilmemesi) ile fiziksel acıya kıyasla psikolojik acıyı en aza indiren veya damgalayan sosyokültürel normlar yer alır.
Kültürel bağlamdaki tıbbi bakım farklılıkları, bu somatik sunumların nasıl ifade edildiğini, tanındığını ve yönetildiğini etkiler. Belirti sunumundaki çeşitlilikler, bireylerin bedensel duyumları nasıl tanımladığı, hastalığı nasıl algıladığı ve ne zaman tıbbi yardım aradığı üzerinde etkili olan kültürel faktörlerin bir etkileşimidir.
Hipokondriyazisin (Hastalık Hastalığı) Yeniden Tanımlanması
DSM-5’teki bu yeni yaklaşım, DSM-IV’te “hipokondriyazis” (hastalık hastalığı) olarak bilinen durumu ikiye ayırmıştır:
- Somatik Belirti Bozukluğu: Daha önce hipokondriyazis tanısı alan kişilerin büyük çoğunluğu (yaklaşık %66 ila %75’i), artık somatik belirti bozukluğu tanısı almaktadır. Bu grupta belirgin fiziksel belirtiler ve bu belirtilere karşı aşırı tepkiler vardır.
- Hastalık Kaygısı Bozukluğu: Geriye kalan küçük grup (yaklaşık %25 ila %33) ise, belirgin somatik belirtileri olmamasına rağmen (veya çok hafif belirtileri olmasına rağmen) ciddi bir hastalığa sahip olma konusunda yoğun kaygı yaşamaktadır. DSM-5’te bu grup için “hastalık kaygısı bozukluğu” tanısı oluşturulmuştur.
Diğer Bozuklukların Sınıflandırmadaki Yeri
- Hastalık Kaygısı Bozukluğu: Bu bozukluk aslında bir anksiyete bozukluğu olarak da düşünülebilir. Ancak, somatik kaygılara (hastalık endişesine) güçlü bir şekilde odaklanması ve bu hastalarla en sık tıbbi ortamlarda karşılaşılması nedeniyle, klinik kullanım kolaylığı açısından somatik belirti ve ilişkili bozukluklar arasında listelenmiştir.
- Fonksiyonel Nörolojik Belirti Bozukluğu (Konversiyon Bozukluğu): Bu tanıda anahtar nokta, klinik muayene bulgularıyla gösterilebilen, nörolojik belirtilerin bilinen patofizyoloji ile uyumsuz olmasıdır. Bu artık bir “dışlama tanısı” değil, “dahil etme tanısıdır” ve bilinen bir nörolojik bozukluğun varlığında bile konulabilir. Tanı için artık yakın zamanda yaşanmış bir psikolojik stres etkeninin varlığı gerekmemektedir, çünkü bu tür stres etkenleri her zaman mevcut olmayabilir.
- Diğer Tıbbi Durumları Etkileyen Psikolojik Faktörler: Temel özelliği, bir veya daha fazla klinik olarak anlamlı psikolojik veya davranışsal faktörün, tıbbi bir durumu olumsuz etkileyerek acı çekme, ölüm veya sakatlık riskini artırmasıdır.
- Yapay Bozukluk (Factitious Disorder): Diğer somatik belirti bozuklukları gibi, yapay bozukluk da hastalık algısı ve kimliğiyle ilgili kalıcı sorunları içerir. Bildirilen vakaların büyük çoğunluğunda (hem kendine hem de başkasına yönelik olanlarda), bireyler somatik belirtiler ve tıbbi hastalık kanaati sunarlar. Sonuç olarak, DSM-5’te yapay bozukluk da somatik belirti ve ilişkili bozukluklar arasına dahil edilmiştir.
- Diğer Tanımlanmış ve Tanımlanmamış Bozukluklar: Bu kategoriler, somatik belirti bozukluğu veya hastalık kaygısı bozukluğu kriterlerinin tam olarak karşılanmadığı durumları ve ayrıca psödösiyesi (yalancı gebelik) içerir.
