İletişim bozuklukları, dil, konuşma ve iletişim alanlarındaki eksiklikleri veya zorlukları kapsar.
- Konuşma: Sesleri dışa vurma şeklimizdir. Bu, sesleri ne kadar net çıkardığımızı (artikülasyon), konuşmamızın ne kadar akıcı olduğunu, sesimizin kalitesini ve tınısını içerir.
- Dil: İletişim kurmak için kullandığımız ortak bir semboller sistemidir. Konuşulan kelimeler, işaret dili, yazılı kelimeler veya resimler gibi farklı biçimlerde olabilir ve belirli kurallara tabidir.
- İletişim: Başkalarının davranışlarını, fikirlerini veya tutumlarını etkileyen (istemli ya da istemsiz) her türlü sözlü veya sözsüz davranışı içerir.
İletişim Bozukluklarına Giriş
Bir bireyin konuşma, dil ve iletişim becerileri değerlendirilirken, kişinin kültürel ve dilsel çevresi mutlaka dikkate alınmalıdır. Bu, özellikle iki dilli ortamlarda büyüyen bireyler için önemlidir. Değerlendirmede kullanılan standart ölçümlerin, kişinin kültürel grubuna uygun olması gerekir.
İletişim bozuklukları tanı kategorisi şunları içerir:
- Dil Bozukluğu
- Konuşma Sesi Bozukluğu
- Çocuklukta Başlayan Akıcılık Bozukluğu (Kekemelik)
- Sosyal (Pragmatik) İletişim Bozukluğu
- Tanımlanmamış İletişim Bozuklukları
Erken iletişim gelişimindeki cinsiyet farklılıkları nedeniyle, iletişim bozukluklarının erkek çocuklarda kız çocuklara göre daha yaygın olduğu görülebilir.
İletişim bozuklukları, genellikle diğer gelişimsel veya zihinsel sorunlarla birlikte görülür. Örneğin, otizm spektrum bozukluğu, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB), özel öğrenme güçlüğü veya zihinsel yetersizlik (zihinsel engel) gibi diğer nörogelişimsel bozukluklarla veya kaygı bozuklukları gibi ruhsal sorunlarla yüksek oranda birlikte ortaya çıkabilir.
Dil Bozukluğu
Dil bozukluğu, dili anlama (alma) veya üretme (ifade etme) konusundaki belirgin eksiklikler nedeniyle, dilin farklı biçimlerde (konuşma, yazı, işaret dili vb.) edinilmesinde ve kullanılmasında yaşanan sürekli zorluklardır.
Tanı Kriterleri
Dil bozukluğu tanıma kriterleri aşağıdakileri içerir:
- Azalmış kelime bilgisi: Kelime dağarcığının kısıtlı olması ve kelimeleri bilme veya kullanmada zorluk.
- Sınırlı cümle yapısı: Dilbilgisi kurallarına veya kelime sonu eklerine göre kelimeleri bir araya getirerek cümle kurma becerisinin kısıtlı olması.
- Anlatım bozuklukları: Bir konuyu veya bir dizi olayı açıklamak ya da sohbet etmek için kelime dağarcığını kullanma ve cümleleri birbirine bağlama becerisindeki bozukluklar.
Kişinin dil becerileri, yaşına göre beklenenin ciddi şekilde altındadır. Bu durum, etkili iletişimde, sosyal katılımda, okul başarısında veya iş performansında tek başına veya birkaçı bir arada olmak üzere işlevsel kısıtlamalara yol açar.
Belirtilerin başlangıcı erken gelişim dönemindedir.
Bu zorluklar işitme veya başka bir duyu bozukluğuna, motor işlev bozukluğuna veya başka bir tıbbi ya da nörolojik duruma bağlı değildir ve zihinsel yetersizlik (zihinsel engel) veya genel gelişimsel gecikme ile daha iyi açıklanamaz.
Özellikleri ve Gelişimi
Dil bozukluğunun temel özellikleri, kelime bilgisi, dilbilgisi, cümle yapısı ve anlatım becerilerindeki eksikliklerdir. Bu eksiklikler konuşma, yazı veya işaret dilinde görülebilir. Dil becerileri hem ifade etmeyi (sesli, jestsel veya sözlü sinyallerin üretimi) hem de anlamayı (dil mesajlarını alma ve çözme süreci) içerir.
Dil bozukluğu genellikle kelime dağarcığını ve dilbilgisini etkiler, bu da anlatım kapasitesini sınırlar. Çocuğun ilk kelimeleri ve cümleleri gecikebilir, kelime dağarcığı beklenenden daha az çeşitli olabilir. Cümleler daha kısa, daha az karmaşık ve dilbilgisi hataları (özellikle geçmiş zaman kullanımında) içerebilir.
Çocuklar genellikle bağlamı kullanarak anlam çıkarabildikleri için dili anlama konusundaki zorluklar sık sık gözden kaçabilir. Yaş ve kültüre uygun olarak kelime bulma sorunları, kelimeleri yetersiz tanımlama veya eş anlamlılar, çoklu anlamlar ya da kelime oyunlarını anlamada zorluk yaşayabilirler.
Yeni kelimeleri ve cümleleri hatırlamadaki zorluklar, artan uzunluktaki talimatları takip etmede, sözlü bilgileri tekrarlamada (örneğin, bir telefon numarasını veya alışveriş listesini hatırlamada) güçlük olarak ortaya çıkar.
Dil bozukluğu, erken gelişim döneminde ortaya çıkar. Ancak küçük çocuklarda kelime dağarcığı ve erken kelime kombinasyonlarında önemli farklılıklar olabilir. 4 yaşına gelindiğinde, dil becerisindeki bireysel farklılıklar daha kararlı hale gelir ve ileriki yaşlardaki durumu daha iyi öngörür. 4 yaş ve üzerinde teşhis edilen dil bozukluğu, zamanla sabit kalma eğilimindedir ve genellikle yetişkinliğe kadar devam eder, ancak dilin güçlü ve zayıf yönleri gelişim süreci içinde değişebilir.
Dili anlama konusunda zorluk yaşayan çocukların durumu, ağırlıklı olarak ifade etme zorluğu yaşayanlara göre daha zorlu olabilir ve bu çocuklarda okuduğunu anlama zorlukları sıkça görülür.
Risk Faktörleri ve Ayırt Etme
Risk Faktörleri: İki dillilik, dil bozukluğuna neden olmaz veya durumu kötüleştirmez. Ancak iki dilli bir çocukta dil bozukluğu varsa, bu durum her iki dili de etkiler. Bu nedenle her iki dilde de değerlendirme yapılması önemlidir. Dil bozuklukları yüksek oranda kalıtsaldır ve aile üyelerinin dil bozukluğu öyküsüne sahip olma olasılığı daha yüksektir.
Diğer Durumlardan Ayırt Etme:
- Normal Dil Farklılıkları: Dil bozukluğu, normal gelişimsel farklılıklardan ayırt edilmelidir. Dilin bölgesel, sosyal veya kültürel/etnik varyasyonları (örneğin, lehçeler) değerlendirme sırasında dikkate alınmalıdır. Bu ayrımı 4 yaşından önce yapmak zor olabilir.
- İşitme Kaybı: Dil zorluklarının birincil nedeni olarak işitme bozukluğu dışlanmalıdır.
- Zihinsel Yetersizlik (Zihinsel Engel): Dil bozukluğu, genellikle zihinsel yetersizliğin ilk göze çarpan belirtisidir. Ancak zihinsel yetersizlik tanısı, çocuk standart değerlendirmeleri tamamlayabilene kadar konulamayabilir. Dil bozukluğu, normal zihinsel becerilere sahip kişilerde de görülebilir.
- Otizm Spektrum Bozukluğu: Otizm sıklıkla gecikmiş dil gelişimi ile kendini gösterir. Ancak otizme genellikle dil bozukluğunda bulunmayan davranışlar eşlik eder: sosyal ilgi eksikliği veya sıra dışı sosyal etkileşimler, tuhaf oyun kalıpları (örneğin, oyuncakları taşımak ama onlarla hiç oynamamak) ve katı rutinlere bağlılık veya tekrarlayıcı davranışlar (el çırpma, dönme, ekolali-yankı konuşma).
- Dil Kaybı (Regresyon): Bir çocuğun herhangi bir yaşta konuşma ve dil becerilerini kaybetmesi, kapsamlı bir değerlendirme gerektirir. Dil kaybı, nöbetlerin (epilepsi) bir belirtisi olabilir ve bu durumun dışlanması için tanısal bir değerlendirme (örneğin, uyku EEG’si) gerekir.
Konuşma Sesi Bozukluğu
Konuşmanın anlaşılırlığını engelleyen veya mesajların sözlü iletişimini önleyen, konuşma sesi üretiminde sürekli bir zorluk yaşanmasıdır.
Bu bozukluk, etkili iletişimde kısıtlamalara neden olarak sosyal katılımı, okul başarısını veya iş performansını tek başına veya birkaçı bir arada olmak üzere engeller.
Tanı Kriterleri
Belirtilerin başlangıcı erken gelişim dönemindedir.
Bu zorluklar beyin felci, yarık damak, sağırlık veya işitme kaybı, travmatik beyin hasarı gibi doğuştan gelen veya sonradan edinilen durumlara ya da diğer tıbbi veya nörolojik koşullara bağlı değildir.
Özellikleri ve Gelişimi
Konuşma sesi üretimi, konuşulan kelimeleri oluşturan tekil seslerin (fonemlerin) net bir şekilde çıkarılmasıdır. Konuşma sesi üretimi, hem konuşma seslerinin fonolojik bilgisine (yani ses sistemini bilme) hem de konuşma organlarını (çene, dil ve dudaklar) nefes alıp verme ve ses çıkarma ile koordine etme becerisine bağlıdır.
Konuşma sesi bozukluğu, konuşma sesi üretiminin çocuğun yaşına ve gelişim aşamasına göre beklenenin altında olması ve bu eksikliklerin fiziksel, yapısal, nörolojik veya işitsel bir bozukluktan kaynaklanmaması durumunda teşhis edilir.
Normal gelişim gösteren çocuklarda 3 yaşına gelindiğinde, konuşmanın geneli anlaşılır olmalıdır. Oysa 2 yaşında konuşmanın sadece %50’si anlaşılabilir olabilir. Erkek çocuklarda konuşma sesi bozukluğu görülme olasılığı kızlara göre biraz daha yüksektir.
Konuşma seslerini net ve doğru bir şekilde üretmeyi öğrenmek ve bağlantılı konuşmayı akıcı bir şekilde üretmek gelişimsel becerilerdir. Konuşma sesi bozukluğu olan çocuklar, çoğu çocuğun kelimeleri net bir şekilde üretebildiği yaştan sonra bile, olgunlaşmamış fonolojik basitleştirme süreçlerini (örneğin, kelimeleri kısaltma) kullanmaya devam ederler.
5 yaşına kadar çoğu konuşma sesinin net bir şekilde üretilmesi ve çoğu kelimenin yaşa ve toplum normlarına göre doğru telaffuz edilmesi gerekir. Bazı seslerden herhangi birinin tek başına yanlış telaffuz edilmesi 8 yaşına kadar normal sınırlar içinde kabul edilebilir ancak birden fazla ses söz konusu olduğunda, anlaşılırlığı artırmak için müdahale edilmesi önemlidir. Pelteklik (özellikle “s” ve “z” gibi seslerin yanlış telaffuzu) oldukça yaygındır.
Konuşma sesi bozukluğu olan çoğu çocuk tedaviye iyi yanıt verir ve konuşma zorlukları zamanla düzelir, bu nedenle bozukluk ömür boyu sürmeyebilir. Ancak, aynı zamanda bir dil bozukluğu da mevcutsa, konuşma bozukluğunun seyri daha olumsuz olabilir ve özel öğrenme güçlüğü ile ilişkilendirilebilir.
Diğer Durumlardan Ayırt Etme
- Normal Konuşma Farklılıkları: Teşhis koymadan önce konuşmanın bölgesel, sosyal veya kültürel/etnik farklılıkları (şive veya lehçe) göz önünde bulundurulmalıdır. İki dilli çocuklar, sadece bir dilde değerlendirildiklerinde, tek dilli konuşan akranlarına göre daha fazla hata yapabilirler.
- İşitme Kaybı: Sağır veya işitme güçlüğü çeken bireylerin konuşma sesi üretiminde hatalar olabilir. Konuşma eksiklikleri bu sorunlarla genellikle ilişkilendirilenden daha fazlaysa, konuşma sesi bozukluğu tanısı konulabilir.
- Yapısal Bozukluklar: Konuşma bozukluğu, yarık damak gibi yapısal eksikliklere bağlı olabilir.
- Dizartri: Konuşma bozukluğu, beyin felci gibi bir motor bozukluğa bağlı olabilir. Nörolojik belirtiler ve sesteki belirgin özellikler, dizartriyi konuşma sesi bozukluğundan ayırır.
- Seçici Konuşmamazlık (Selektif Mutizm): Konuşmanın kısıtlı kullanımı, bir veya daha fazla bağlamda veya ortamda konuşmama ile karakterize bir kaygı bozukluğu olan seçici konuşmamazlığın bir işareti olabilir. Bazı çocuklar bozukluklarından utandıkları için seçici konuşmamazlık geliştirebilir, ancak bu bozukluğu olan birçok çocuk ev veya yakın arkadaşlar gibi “güvenli” ortamlarda normal konuşma sergiler.
Kekemelik (Çocuklukta Başlayan Akıcılık Bozukluğu)
Konuşmanın normal akıcılığında ve zamanlama düzeninde, kişinin yaşına ve dil becerilerine uygun olmayan, zamanla devam eden bozulmalardır. Aşağıdakilerden birinin veya daha fazlasının sık ve belirgin şekilde ortaya çıkmasıyla karakterizedir.
Tanı Kriterleri
- Ses ve hece tekrarları.
- Ünsüzlerin yanı sıra ünlülerin ses uzatmaları.
- Bozuk kelimeler (örneğin, bir kelime içinde duraklamalar).
- Duyulabilen veya sessiz engelleme (konuşmada dolu veya boş duraklamalar).
- Dolaylı anlatım (sorunlu kelimelerden kaçınmak için kelime değiştirme).
- Aşırı fiziksel gerginlikle üretilen kelimeler.
- Tek heceli tüm kelime tekrarları (örneğin, “Ben-ben-ben-ben onu görüyorum”).
Bu bozukluk, konuşma konusunda kaygıya veya etkili iletişimde, sosyal katılımda ya da okul veya iş performansında tek başına veya birkaçı bir arada olmak üzere kısıtlamalara neden olur.
Belirtilerin başlangıcı erken gelişim dönemindedir. (Not: Daha geç başlayan vakalar yetişkinlikte başlayan akıcılık bozukluğu olarak teşhis edilir.)
Bu bozukluk, bir konuşma-motor veya duyu eksikliğine, nörolojik bir hasara (örneğin, inme, tümör, travma) veya başka bir tıbbi duruma bağlı değildir ve başka bir ruhsal bozukluk ile daha iyi açıklanamaz.
Özellikleri ve Gelişimi
Kekemeliğin temel özelliği, yaşa uygun olmayan bir şekilde konuşmanın normal akıcılığındaki ve zamanlama düzenindeki bozulmadır.
Akıcılıktaki bozulmanın derecesi durumdan duruma değişir ve genellikle iletişim kurma konusunda özel bir baskı olduğunda (örneğin, okulda bir rapor sunmak, bir iş görüşmesine girmek) daha şiddetlidir. Akıcılık bozukluğu genellikle yüksek sesle okuma, şarkı söyleme veya cansız nesnelerle ya da evcil hayvanlarla konuşma sırasında görülmez.
Kişi, bu sorunu yaşayacağına dair korkulu bir beklenti geliştirebilir. Konuşmacı, dilsel mekanizmalarla (örneğin, konuşma hızını değiştirerek, belirli kelimelerden veya seslerden kaçınarak) veya telefonla konuşmak ya da topluluk önünde konuşmak gibi belirli konuşma durumlarından kaçınarak akıcı olmayan konuşmalardan kurtulmaya çalışabilir. Stres ve kaygının akıcısızlığı şiddetlendirdiği gösterilmiştir.
Kekemeliğe motor hareketler de (örneğin, göz kırpma, tikler, dudak veya yüzde titremeler, başın sallanması, nefes alma hareketleri, yumruk sıkma) eşlik edebilir. Kekemeliği olan çocuklar çeşitli dil becerileri gösterebilirler ve kekemelik ile dil becerileri arasındaki ilişki net değildir. Çalışmalar, kekeleyen çocuklarda hem yapısal hem de işlevsel nörolojik farklılıklar olduğunu göstermiştir. Erkeklerin kekeleme olasılığı kadınlardan daha fazladır.
Kekemelik, etkilenen bireylerin %80-90’ı için 6 yaşına kadar ortaya çıkar. Başlangıç yaşı 2 ila 7 arasında değişir. Başlangıç sinsi veya daha ani olabilir. Tipik olarak, akıcısızlıklar yavaş yavaş başlar. Başlangıç ünsüzlerinin, bir cümlenin ilk kelimelerinin veya uzun kelimelerin tekrarlanmasıyla görülür. Çocuk başlangıçta kekemeliğinin farkında olmayabilir. Bozukluk ilerledikçe, kekemelik daha sık hale gelir ve en anlamlı kelimeler veya ifadeler üzerinde meydana gelerek iletişimi engeller. Çocuk konuşma zorluğunun farkına vardıkça, kekemelikten kaçınma mekanizmaları ve duygusal tepkiler (topluluk önünde konuşmaktan kaçınma, kısa ve basit ifadeler kullanma) geliştirebilir.
Boylamsal araştırmalar, çocukların %65-85’inin kekemelik sorunundan kurtulduğunu göstermektedir. 8 yaşındaki akıcılık bozukluğunun şiddeti, durumun ergenlik ve sonrasına kadar devam edip etmeyeceğini öngörmede önemli bir faktördür.
Risk Faktörleri ve Ayırt Etme
Risk Faktörleri: Kekemeliği olan bireylerin birinci derece biyolojik akrabaları arasında kekemelik riski, genel nüfusa göre üç kat daha fazladır.
Diğer Durumlardan Ayırt Etme:
- Duyu Eksiklikleri: Konuşmadaki kekemelikler işitme bozukluğu veya başka bir duyu eksikliği ya da konuşma-motor eksikliği ile ilişkili olabilir.
- Normal Konuşma Kekemelikleri: Bozukluk, küçük çocuklarda sıkça görülen normal kekemelikten ayırt edilmelidir. Bu normal durumlar arasında tüm kelime veya cümle tekrarları (örneğin, “Ben istiyorum, ben istiyorum dondurma”), tamamlanmamış ifadeler ve duraklamalar bulunur.
- İlaç Yan Etkileri: Kekemelik, bir ilacın yan etkisi olarak ortaya çıkabilir.
- Yetişkinlikte Başlayan Kekemelikler: Kekemeliklerin başlangıcı ergenlik döneminde veya sonrasında ise, bu bir “yetişkinlikte başlayan kekemelik”tir ve nörogelişimsel bir bozukluk değildir. Yetişkinlikte başlayan kekemelik genellikle belirli nörolojik hasarlar, çeşitli tıbbi durumlar veya ruhsal bozukluklarla ilişkilidir.
- Tourette Bozukluğu: Tourette bozukluğundaki ses tikleri ve tekrarlayan seslenişler, kekemelikteki tekrarlayan seslerden doğası ve zamanlaması itibarıyla ayırt edilebilir.
Sosyal (Pragmatik) İletişim Bozukluğu
Sözel ve sözel olmayan iletişimin sosyal kullanımında sürekli zorluklar yaşanmasıdır ve aşağıdaki özelliklerin tümü mevcuttur.
Tanı Kriterleri
- İletişimi sosyal amaçlar için (selamlaşma, bilgi paylaşma gibi) sosyal bağlama uygun bir şekilde kullanmada eksiklikler.
- İletişimi bağlama veya dinleyicinin ihtiyaçlarına göre değiştirme becerisinde bozulma (örneğin, bir sınıfta farklı, oyun alanında farklı konuşma, bir çocukla bir yetişkinden farklı konuşma, aşırı resmi dil kullanmaktan kaçınamama).
- Sohbet ve hikaye anlatma kurallarına uymada zorluklar (örneğin, sohbette sıra bekleme, yanlış anlaşıldığında yeniden ifade etme, etkileşimi düzenlemek için sözel ve sözel olmayan ipuçlarını nasıl kullanacağını bilememe).
- Açıkça belirtilmeyen şeyleri (çıkarım yapma) ve dilin değişmeceli veya belirsiz anlamlarını (deyimler, mizah, metaforlar, bağlama göre değişen çoklu anlamlar) anlamada zorluklar.
Bu eksiklikler, etkili iletişimde, sosyal katılımla, sosyal ilişkilerde, okul başarısında veya iş performansında tek başına veya birkaçı bir arada olmak üzere işlevsel kısıtlamalara yol açar.
Belirtilerin başlangıcı erken gelişim dönemindedir (ancak eksiklikler, sosyal iletişim talepleri sınırlı kapasiteleri aşana kadar tam olarak ortaya çıkmayabilir).
Belirtiler başka bir tıbbi veya nörolojik duruma veya dil bilgisi ve gramer alanındaki düşük becerilere bağlı değildir ve otizm spektrum bozukluğu, zihinsel yetersizlik (zihinsel engel), genel gelişimsel gecikme veya başka bir ruhsal bozukluk ile daha iyi açıklanamamalıdır.
Özellikleri ve Gelişimi
Sosyal (pragmatik) iletişim bozukluğu, dilin ve iletişimin sosyal kullanımı (pragmatik) ile ilgili temel bir zorlukla karakterizedir. Bu zorluklar, doğal bağlamlarda hem sözel hem de sözel olmayan iletişimin sosyal kurallarını anlama ve takip etme, dili dinleyicinin veya durumun ihtiyaçlarına göre değiştirme ve sohbet kurallarına uymada eksiklikler olarak kendini gösterir.
Bu eksiklikler etkili iletişimde, sosyal katılımla, sosyal ilişkilerin gelişiminde, okul başarısında veya iş performansında işlevsel kısıtlamalara neden olur. Bu eksiklikler, dil yapısı veya bilişsel yeteneklerdeki düşük becerilerle veya otizm spektrum bozukluğu ile daha iyi açıklanamıyor olmalıdır.
Sosyal iletişim bozukluğunun en yaygın ilişkili özelliği, dil kilometre taşlarına ulaşmada gecikme öyküsü ve mevcut olmasa bile geçmişte yapısal dil sorunları ile karakterize olan dil bozukluğudur. Sosyal iletişim eksikliği olan bireyler sosyal etkileşimlerden kaçınabilirler. DEHB, duygusal ve davranışsal sorunlar ve özel öğrenme güçlükleri de etkilenen bireyler arasında daha yaygındır.
Sosyal iletişim, konuşma ve dilde yeterli gelişimsel ilerlemeye bağlı olduğundan, bu bozukluğun tanısı 4 yaşından küçük çocuklarda nadirdir. 4 veya 5 yaşına gelindiğinde, çoğu çocuk sosyal iletişimdeki belirli eksikliklerin tanımlanmasına izin verecek yeterli konuşma ve dil becerilerine sahip olmalıdır. Bozukluğun daha hafif formları, dilin ve sosyal etkileşimlerin daha karmaşık hale geldiği erken ergenliğe kadar belirgin olmayabilir.
Sosyal iletişim bozukluğunun seyri değişkendir. Bazı çocuklar zamanla önemli ölçüde iyileşirken, diğerleri yetişkinliğe kadar devam eden zorluklar yaşamaya devam eder.
Risk Faktörleri ve Ayırt Etme
Risk Faktörleri: Ailede otizm spektrum bozukluğu, iletişim bozuklukları veya özel öğrenme güçlüğü öyküsü olması, sosyal iletişim bozukluğu riskini artırıyor gibi görünmektedir.
Diğer Durumlardan Ayırt Etme:
- Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB): Sosyal iletişim eksiklikleri gösteren bireyler için akla ilk gelen tanı otizmdir. Bu iki bozukluk, otizmde sınırlı/tekrarlayıcı davranış, ilgi veya etkinlik kalıplarının varlığı ve sosyal iletişim bozukluğunda bunların yokluğu ile ayırt edilir. Otizm tanısı için bu tekrarlayıcı davranışların geçmişte var olmuş olması yeterlidir.
- Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB): DEHB’deki temel eksiklikler sosyal iletişimde bozulmalara ve işlevsel kısıtlamalara neden olabilir.
- Sosyal Kaygı Bozukluğu: Sosyal (pragmatik) iletişim bozukluğunun belirtileri sosyal kaygı bozukluğu ile örtüşebilir. Ayırt edici özellik, belirtilerin başlama zamanıdır. Sosyal iletişim bozukluğunda, birey hiçbir zaman etkili sosyal iletişime sahip olmamıştır. Sosyal kaygı bozukluğunda ise, sosyal iletişim becerileri uygun şekilde gelişmiştir ancak sosyal etkileşimlere ilişkin kaygı, korku veya sıkıntı nedeniyle kullanılmamaktadır.
- Zihinsel Yetersizlik (Zihinsel Engel) ve Genel Gelişimsel Gecikme: Sosyal iletişim becerileri, genel gelişimsel gecikmesi veya zihinsel yetersizliği olan bireylerde eksik olabilir, ancak sosyal iletişim eksiklikleri zihinsel sınırlılıkların açıkça ötesinde olmadıkça ayrı bir tanı konulmaz.
Tanımlanmamış İletişim Bozukluğu
Bu kategori, sosyal, mesleki veya diğer önemli işlevsellik alanlarında belirgin sıkıntıya veya bozulmaya neden olan iletişim bozukluğu belirtilerinin baskın olduğu, ancak iletişim bozukluğu veya nörogelişimsel bozukluklar tanı sınıfındaki bozukluklardan herhangi birinin tam kriterlerini karşılamayan durumlar için kullanılır.
Tanımlanmamış iletişim bozukluğu kategorisi, klinisyenin kriterlerin neden karşılanmadığını belirtmemeyi seçtiği durumlarda (örneğin, acil servis ortamlarında olduğu gibi daha spesifik bir tanı koymak için yetersiz bilgi olduğunda) kullanılır.
